(burada başladı, burada da bir önceki bölüm var)
mesaj var mı yok mu çok merak ediyorum ama geçemem ki şu pin kodunu bilmeden oralara... eğer kadının dedikleri doğruysa bu kartın işe yaramaması gerekir. o ihtiyar epeyce bir saçmalamış... bu telefonu yıllar önce kaybedip de aynı numarayı başka bir telefonda kullanması olanaksız olduğuna göre... yalan söylüyor! geveze ve yalancı ihtiyar! her neyse; bunlar beni ilgilendiren şeyler değil aslında... çatlak matlak, şarj aletini bulmamı istedi ve buldum... gerisi beni ilgilendirmemeli....
“ee... iyi günler... ben minnet...”
“buyrun?”
galiba yine şu sersem torunla yüz göz olacağım...
“müesser hanımla görüşebilir miyim?”
“hayır görüşemezsiniz...”
bu veletten gıcık kapıyorum!
“ee... evde bir büyüğün falan var mı?”
“size ne? evde birinin olmasıyla ya da olmamasıyla neden ilgileniyorsunuz?”
“daha rahat diyalog kurabilmek için... geçen sefer kandırdın beni ama şakanın sırası değil ufaklık!”
“kimsiniz siz?”
“ben minnet... babaanneniz benden bir şey bulmamı istedi ve ben de buldum... yani onun adına çalışıyorum... kendisiyle görüşebilir miyim?”
“ibne mansur sen misin yoksa!!”
bu çocuk bir baş belası! minyatür homo!
“sinan’dı di mi? lütfen bir büyüğünü verir misin telefona... ben senin akranın değilim...”
“lan oğlum anladım işte...”
hay aksi!
“annen ya da baban yanında mı?”
“sana ne?”
“bak... ee.. bu ciddi bir durum... zamanım yok benim... derhal bir büyüğüne ver telefonu...”
“sen ciddisin?”
“evet! hay aksi... evet; ciddiyim...”
“ama babannem öldü benim...”
“bak daha önce de söyledin bunu!”
“daha önce de ölüydü?”
“babaannenle konuştum... benden haber bekliyor....”
“bu olanaksız... babannem öleli yıllar olmuş...”
“pekala bana bir büyüğünü çağırır mısın?”
“hayır çağıramam çünkü evde değiller...”
“tamam o zaman!”
lanet velet! gerçekten özürlü bu çocuk! durduk yere kontör harcattıracak bana.... şu kadından ve sakat torunundan kurtulacağıma çok seviniyorum doğrusu!
başlar yine aloo alooo sesiniz gelmiyor diye... sanki cehennemin dibinden arıyorum! açmıyor yahu! off.. en iyisi verdiği adrese gitmek ama evde yok dedi sapık bebe...
sapık bebe... eşittir yalancı homo... evet, evine gidip, şarj aletini ve telefonunu teslim edip kurtulmalıyım şu kadından...
(devamı burada)
mesaj var mı yok mu çok merak ediyorum ama geçemem ki şu pin kodunu bilmeden oralara... eğer kadının dedikleri doğruysa bu kartın işe yaramaması gerekir. o ihtiyar epeyce bir saçmalamış... bu telefonu yıllar önce kaybedip de aynı numarayı başka bir telefonda kullanması olanaksız olduğuna göre... yalan söylüyor! geveze ve yalancı ihtiyar! her neyse; bunlar beni ilgilendiren şeyler değil aslında... çatlak matlak, şarj aletini bulmamı istedi ve buldum... gerisi beni ilgilendirmemeli....
“ee... iyi günler... ben minnet...”
“buyrun?”
galiba yine şu sersem torunla yüz göz olacağım...
“müesser hanımla görüşebilir miyim?”
“hayır görüşemezsiniz...”
bu veletten gıcık kapıyorum!
“ee... evde bir büyüğün falan var mı?”
“size ne? evde birinin olmasıyla ya da olmamasıyla neden ilgileniyorsunuz?”
“daha rahat diyalog kurabilmek için... geçen sefer kandırdın beni ama şakanın sırası değil ufaklık!”
“kimsiniz siz?”
“ben minnet... babaanneniz benden bir şey bulmamı istedi ve ben de buldum... yani onun adına çalışıyorum... kendisiyle görüşebilir miyim?”
“ibne mansur sen misin yoksa!!”
bu çocuk bir baş belası! minyatür homo!
“sinan’dı di mi? lütfen bir büyüğünü verir misin telefona... ben senin akranın değilim...”
“lan oğlum anladım işte...”
hay aksi!
“annen ya da baban yanında mı?”
“sana ne?”
“bak... ee.. bu ciddi bir durum... zamanım yok benim... derhal bir büyüğüne ver telefonu...”
“sen ciddisin?”
“evet! hay aksi... evet; ciddiyim...”
“ama babannem öldü benim...”
“bak daha önce de söyledin bunu!”
“daha önce de ölüydü?”
“babaannenle konuştum... benden haber bekliyor....”
“bu olanaksız... babannem öleli yıllar olmuş...”
“pekala bana bir büyüğünü çağırır mısın?”
“hayır çağıramam çünkü evde değiller...”
“tamam o zaman!”
lanet velet! gerçekten özürlü bu çocuk! durduk yere kontör harcattıracak bana.... şu kadından ve sakat torunundan kurtulacağıma çok seviniyorum doğrusu!
başlar yine aloo alooo sesiniz gelmiyor diye... sanki cehennemin dibinden arıyorum! açmıyor yahu! off.. en iyisi verdiği adrese gitmek ama evde yok dedi sapık bebe...
sapık bebe... eşittir yalancı homo... evet, evine gidip, şarj aletini ve telefonunu teslim edip kurtulmalıyım şu kadından...
(devamı burada)