Tamamen bambaşka şeyler düşüne dururken bir taraftan da pencereden bakıyordum ki rüzgar gülümün olmadığını farkettim. Göğsümün sol yanı sıkıştı ve acı çekmeye başladım. Bu delay'li his bir süre devam ettikten sonra çok çok uzakta kaybolup gitti. Gülümsüyordum artık.
Hatırladım yine rüzgar gülünü.. Bu sefer hiçbir şey hissetmeden gördüm durumu:
1. Ben yokken fırtına çıkmıştı. Şahitler vardı demek ki gerçekti fırtına. Rüzgar gülü hafifçe yerinden havalanmaya başlamış, havalandıkça hızlanmış sonunda topraktan tamamen kurtulmuş ve kendini bırakıvermişti. Şimdi nerede olduğu belli değildi ve büyük ihtimalle rüzgar durunca hızlıca ya da yavaşça aşağı inmiş ve ayaklar altında sefil bir hayat sürmeye başlamıştı. Parçalanmış, dağılmış belki de aklını kaçırmıştı.
2. Mahallede sıcağa soğuğa aldırmadan şımarıkça her mevsim dışarıyı tercih eden adını bilmediğim bitkimin dibine koyduğum bu uyduruk güya gökkuşağı renklerindeki rüzgar gülüme göz koymuş kendini bilmez birileri vardı. Gittiğimi ve bir zaman dönmediğimi görünce kimseler görmeden muhtemelen gecenin en karanlık ve ıssız zamanında yarısı yerin altındaki alt dairenin parmaklıklarına basarak tek hamlede rüzgar gülünü topraktan çıkarmış parmaklıkların arasından geçebilmesi için ustaca yine tek hamlede çevirmiş ve üzerinde durduğu parmaklıklardan atlayarak evine gitmişti.
İkinci senaryoya göre bu rüzgar gülü fetişisti onunla arasındaki ilişkiyi kapalı sürdürmek zorunda. Çünkü rüzgar gülünün rüzgar alabilir bir yerde durması benim onu görme, tanıma, benim olduğundan emin olma süreçlerinden geçip kişinin kapısına dayanıp en baştaki acı dolu halim yüzünden biraz saldırganlaşarak rüzgar gülümü geri almaya çalışmam onun için de çok can sıkıcı duruma düşmesi demek olur.
Ama bana kalırsa ben rüzgar gülünü unutacağım ve kişi boşu boşuna endişeleniyor.
rüzgar gülü ( walla billa uçmuştu - hala yenisi yok)
e k l e y e n :
kucukpatates
16 Ekim 2008
22:33
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 y o r u m :: rüzgar gülü ( walla billa uçmuştu - hala yenisi yok)
Yorum Gönder