her şey sustu

evet efendim, bir anda, işte o dakikada, her bir sik sustu. lan ne çok ses varmış; ne büyük bir gürültü! şu cızırdayan şey vardır ya, cızırdaması birden durur ve tam da o anda fark edersin onun kim bilir ne zamandan beri cızırdadığını; ne boktan bir uyum sağlama nanesiyse, sustuğunda ancak konuşmaya başlarsın: "bu nasıl bir ses yahu? kafamızı sikiyormuş!"
işte; herşey sustuğunda, o muhteşem bir iki saniye boyunca, huzur vardır: öylece bakarsın çevreye, ne bok yiyeceğini bilemezsin.
ama sonra , armut kafalı bir boka yaramaz sik suratlı amcık ağızlı götlek bir yaratık olduğumuzdan konuşmaya başlarız: "her şey sustu!" deriz.
ve bir milyar tastik gelir: "evet, ne acayip bir sessizlik oldu, abi, huzur sessizlikte!". biz de, buna benzer şeylerin milyon kere tekrarlandığı, sergilendiği bir hıyarlık müzesinde gezindik, "işte budur!" diyerek. o müze, "şimdiki zaman bu!" restorasyonundan kısa süre sonra kapılarını açtı hırtlığa!
sonrası ses, gürültü tabii, kafa kaldırmaz!
özgürlük, adalet, şans, aşk, hikaye oldu, of, ne gürültü, tekrar başa döndük, daha önce de başa dönmüştük, yıllar sonra utanmadan yine başa döneceğimiz kesin!
armut kafalı bir boka yaramaz sik suratlı amcık ağızlı götlek bir yaratık olduğumuzdan, o gün (yine) geldiğinde sustuk; bir süre tavşanları ve yosunları düşündük ki bu süre içinde tüm tavşanlar ve yosunlar, öylece durdular.
en amcık ağızlılarımız tavşanlar ve yosunlar hakkında hikayeler uydurdu.

2 y o r u m :: her şey sustu

  1. tanıdığım tek tavşanı da kesip yediniz!
    insan bir butunu ayırır...

  2. gerçekten tanısan, sen de yerdin; ama hatırla: eve geldiğimizde zaten sofradaydı, yemediysen [hatırlamıyorum] yazık olmuş:)
    ayrıca, hıyarın tekiydi o tavşan...

Yorum Gönder