Haftalık Hikaye: Büyük Patlama Bölüm III

1.bölüm burada
2.bölüm burada

III. Bölüm

Nazbrazyaz evine vardığında karanlık çökmüştür. Nazort’la eşzamanlı şekilde o da kapısında bir şey bulur ama bu bir zarf değildir. Daha çok bir piknik tüpüne benzemektedir. Üstelik bu piknik tüpü sırıtabiliyordur da. Nazbrazyaz temkinli yaklaşır, yerden bir sopa alır ve sırıtan piknik tüpünü dürter. (Bu sırada masalın yazarı kafasını pencere tarafına çevirir ve dışarıdaki tatlı kar yağışına bakar. Kendini iyi hisseder. Sevdiği kızı düşünür. Zaten masal boyunca da onu düşünmüştür. Zaten masalı ona olan özlemini gidermek için ve hayatında gördüğü en güzel dudakları güldürebilmek için yazmaktadır. İyi çocuktur bu yazar. Bence onu sevelim, koruyalım, gözetelim ve o harika dudaklarla öpelim. Oh evet!)
“Şşş! Serin gel yavrum!” diye konuşur da bu pervasız tüp. Nazbrazyaz bu sesi tanır ama piknik tüpünden geldiği için anlamlandıramaz.
“eee! Tanışıyor muyuz?” diye sorar.
“Evet şekerim tanışıyoruz ancak bir takım beklenmedik olaylardan dolayı şeklim değişti. Nazbrazyaz, Motör Botom’um ben, senin eski dostun, tanımadın mı?” Şekil değişmiş olabilir ama bu genç dünyada hiç kimse Motör gibi cırtlak ve unutulmaz bir sese sahip olamayacağı için Nazbrazyaz sesi ve kafasındaki görüntüyü birbirine oturtmayı başarır. Şaşırmıştır doğal olarak. Bu çok sevdiği eski dostunun nasıl bu hale geldiğine inanamaz. Ağlasa mı gülse mi, bulamaz.
“Aman tanrım Motör! Neler oldu sana böyle?” diyerek çın çın ünler.
“Sakin ol, beni içeri al da anlatacaklarımı dinle, hala biraz gazım var, yeni halim komik olabilir ama kahve yapabilirsin benle.”
“Aman tanrım Motör! Neler oldu sana böyle?” diyerek yeniden ünler Nazbrazyaz zira bir günde hem aşık olup hem de en eski arkadaşının piknik tüpüne dönüşmüş olmasını kaldıramayarak.
“Sikicem ama içeri alsana beni kız!”
“Aman tanrım Motör! Neler oldu sana böyle?” diyerek girdiği şoktan çıkamadağını belirtir Nazbrazyaz.
“Kızım içeri girelim anlatacağım yahu, ALSANA İÇERİİİİİİİ!!!!”
“Aman tanrım Motör! Neler oldu sana böyle?” diyerek zeka seviyesini iyice göstermeye başlar güzeller güzeli TDK çalışanı Prezeşta. Bu noktada bir piknik tüpünün kendi kendini yerden kaldırıp genç ve güzel bir kızın kafasına vurup ,soktumun salağı diye mırıldanarak bayılttığı kızı eve sürüklemesine şahit oluruz. İyi izlemek lazım çünkü bu peltek bir dinazordan daha ilginç bir durumdur bence(yani masalı yazan yazarca demek istedim.)
Nazbrazyaz’ın ayılması çok sürmez. Uzandığı kanepenin hemen karşısında tepesinde kahve pişiren eski dostunu görür.
“Aman tanrım Mo…” demeye kalmadan çevredeki yarasa ve köpekleri de kapsayan iğrenç ve irite edici bir çığlıkla kendine getirir Nazbrazyaz’ı Motör hanım. Çığlığın sebep olduğu geçici sağırlıktan çıktıktan ve kahvesini yarıladıktan sonra anlatmaya başlar Motör.
“Şekerim, biliyorsun insan türünün erkek cinsi üzerinde bazı araştırmalar yapıyorum. Çok güzel bir tez olmaya başlamıştı ki başıma bu olay geldi. En son uğraştığım cinsinin incesi bir oğlanla, ispanyol’du bu arada galiba, tam istediğim ebatta bir iletişime giriyordum ki oğlan sandığım o yaratık ebatını ve şeklini değiştirip bir cadıya dönüştü ve hemen giyinmemi istedi benden. Ne yalan söyleyeyim hiç te kaba falan değildi. Hani bütün o söylentilerden sonra onların kaba, siğilli ve de cırtlak şeyler olmasını beklersin ya, değillermiş işte. Neyse, erkekler ve ebatlar üzerine yaptığım çalışmaları duymuş ve benden asla reddedilemeyeck bir ebat modeli yapmamı istemek üzere bana gelmiş. Dedim olmaz! Çalışma tamamlanmadan böyle bir şey olamaz. Akademik olarak olmaz bir kere dediysem de dinletemedim. Tutturdu illa ki yapacaksın. Yaparsın yapmam derken eeeeeeh! Deyip beni bu hale getirdi ve tutsağı olarak evine götürdü.
“Aman tanrım Mot…!” diye yeniden kendini tekrar edecekken daha edepli bir cırlamayla yeniden susturdu Nazbrazyaz’ı Motör Botom.
“Kızım bi dinle yaaa!” diyerek sözüne devam etti. “Şu salak buzlu çağ boyunca beni evinde tuttu orospu. Geleni gideni de az değilmiş hani, çoğu da araştırmam da kullandığım arkadaşlardı. Kapısını bile kapatmıyor bir de, inan çok uyku problemi çektim şekerim. Neyse gel zaman git zaman beni unuttu bu salak. Bir gün bir misafiri geldi yine. Donuk bakışlı, Hıh hıh tıs hıh hıh! Gibi sesler çıkarıyordu bu gelen. Ben de hiç adetim değil ama kulak misafiri oldum işte. Özellikle de senin adın geçince.”
“Aman…”, “Cieeeeek!” bu kısmı anlamışsınızdır sanıyorum.
“Bu tıslayan adam cadıyı baya baya sıkıştırıyordu. Ondan istediği şey benden istenen ebat modeliydi. Cadıysa beni işaret ederek olumsuz bir şeyler söylüyordu. Son olarak Nazort’a büyüyü yapabilmek ve seninle evlenebilmek için bu modelin şart olduğunu söyledi ve cadının eline verdi. Bu sırada ben de hareket edebildiğimi fark ettim. Daha önce görmediğim ve anladığım kadarıyla yüksek bir konsantrasyon gerektiren bir pozisyona girdiler. Ancak hımbılın performansı biraz kısa sürdü. 1 dakika 41 saniye sonra işlerini bitirmişler bana bakıyorlardı. Pek dostça diyemeyeciğimiz bir bakıştı. Sonra cadı bana seslendi. Yavrucum istesen de istemesen de yapacaksın o modeli yoksa seni sonsuza kadar bir erkeğe çeviririm, yanındaki hımbıl da hıh hıh tıs, dedi. Yapmak zorundaydım prensesim yoksa araştırmamı asla bitiremezdim. Umarım anlıyorsundur. Ve hemen yaptım istediklerini. Zevk hırıltılarını duymalıydın cadının. Sanırım oldukça başarılı bir model yapmışım korkudan çünkü cadı hemen hımbılın eline verdi. Üstelik eline verdiği benim yaptığım model değildi. Iyh! Bu kısımları geçmek istiyorum. Bu sefer bir öncekinden daha beter bir pozisyona girdiler ve inan bana cadının performansı çok daha iyiydi. Ben de bunu fırsat bilip kaçtım ve direk sana geldim Nazbrazyaz’cığım. Anlayacağın dışarıda senin için hazırlanmış bir kumpas ve bir de reddi çok zor bir ebat var. Acilen bir şeyler yapmalıyız.”
“Aman tan…!” demeye kalmadan evin girişinde vuku bulan kendine kaldırma ve Nazbrazyaz’ın kafasına inme işlemini tekrarladı Motör.

(devam edecek...)
yazarımız kaset yapmaya gitti; büyük patlama isimli eseri tam olarak burada

0 y o r u m :: Haftalık Hikaye: Büyük Patlama Bölüm III

Yorum Gönder