bastıra bastıra

bastıra:

yatağa uzandım. o ışığı kıstı. o ışığı kısınca, gözlerini gördüm. hem ağlıyor hem de gülüyordu. bir böceğin yumurtlarken çıkardığı sesleri duydum. bana şeytanlardan, canavarlardan bahsetmedi. hiç konuşmadı. beni soydu. çırılçıplak kalmak beni ürkütüyordu. o da soyundu.
kalbimi çıkarırken... kalbimi çıkardığını söylemiş miydim; evet kalbimi çıkardı... derimi yırttı, kemiklerimi kırdı, kalbimi çıkardı. kalbimi çıkarırken ve kalbimi yerken, en azından dişlerken, onun gözlerinden alamadım gözlerimi.
piyanonun tiz tuşları... birisi sürekli o tuşlara basıyor. kum alıp kaya indiriyorlar. birkaç taş devriliyor. suya, kocaman, yaşlı bir ağaç devriliyor.
onun gözlerini gördüm. bir insan iki kere göz görür. ölmeden önce ve aşık olurken. ya ikisi birden...
“seni seviyorum, öldür beni...”
beynimi çıkardı, ikimizin arasına koydu. çırılçıplak, bağdaş kurmuş, karşılıklı oturuyorduk yatağın üzerinde... parmağının ucuyla dokundu beynime. yıllarca durdum, çekmedi parmağını. ne ses çıkardım ne de kaşındım. sadece havalandım. bir kelebek gibi uçtum. parmağını çekti, düştüm.
kustum. ağlıyordum. ağladım. o gün. bu gün değil. sarılmıştı bana; ona sarıldıydım.
onu öldürdüm. yastığım kazdı, yorganım itti, çarşafım örttü. kaldım öylece ...
bana şeytanlardan, canavarlardan bahsetmemişti.


bastıra:

yatağa uzandı. ışığı kıstım. ben ışığı kısınca gözlerimi gördü. hem ağlıyor hem de gülüyordum. bir böceğin yumurtlarken çıkardığı sesleri duyduğunu söyledi. ona şeytanlardan, canavarlardan bahsetmedim. hiç konuşmadım. onu soydum. çırılçıplak kalmanın kendisini ürküttüğünü söyledi. ben de soyundum.
kalbini çıkarırken… kalbini çıkardığımı söylemiş miydim? evet kalbini çıkardım. derisini yırttım, kemiklerini kırdım, kalbini çıkardım. kalbini çıkarırken ve kalbini yerken, en azından dişlerken, onun gözlerinden alamadım gözlerimi.
piyanonun tiz tuşları... birisi sürekli o tuşlara basıyor. kum alıp kaya indiriyorlar. birkaç taş devriliyor. suya, kocaman, yaşlı bir ağaç devriliyor.
onun gözlerini gördüm. bir insan iki kere göz görür. ölmeden önce ve aşık olurken. ya ikisi birden...
“seni seviyorum, öldür beni...”
beynini çıkardım, ikimizin arasına koydum. çırılçıplak, bağdaş kurmuş, karşılıklı oturuyorduk yatağın üzerinde... parmağımın ucuyla dokundum beynine. yıllarca durdu, çekmedim parmağımı. ne ses çıkardı ne de kaşındı. sadece havalandı. bir kelebek gibi uçtu. parmağımı çektim, düştü.
kustu. ağlıyordu. ağladı. o gün. bu gün değil. sarılmıştım ona; bana sarıldıydı.
beni öldürdü. yastığı kazmış, yorganı itmiş, çarşafı örtmüş. öylece kalmış...
ona şeytanlardan, canavarlardan bahsetmemiştim.