birinci bölüm burada
ikinci bölüm burada başladı)
bir süre ne diyeceğini bilemedi …
“ ama ben {içeri} de huzurluyum … aydınlıktan uzak bir ışık da olsa; ihtiyacım kadar olanını bana sağlıyorsun ve bu kadarı bana yetiyor … neden … gölgenin içinde ki bilinmezlik bu kadar önemli olsun … ”
“ … ”
“ yine öfkeli gözlerini diktin bana! ”
“ benim sayemde sahip olduğun … kendi bedenini bile zar zor sığdırabildiğin bu kurtarılmış bölgeye, nasıl olacak da huzurunu sığdırabileceksin Hezekel!bu minimal avuntu senin için yeterli mi? ”
“ neden olmasın ki!daha fazlasını istemiyorum … ”
“ sorgulamalısın Hezekel, yüzleşmelisin! ”
“ bunu yapmayı istemediğimi söylüyorum, anlamıyor musun? ”
“ sen bunu yapmayı her şeyden çok istediğini anlamıyorsun … ”
“ neden … neden bana bir şeyler yaptırmaya çalışıyorsun ki … benden ne bekliyorsun?”
“ her yerde karşına çıkan … gözünün çarptığı ve sende yoğun bir tanıdıklık hissi uyandıran kalıntıların … keza anıların … hemen hepsinin senden kopan, ayrılan, ayrıştırılan, ayrıştırdığın parçalar olduğunu fark etmeni istiyorum. ”
“ benim, benden ayrılan bu kadar parçayı yığacak yerim yok. ”
“ elbette var … herkesin vardır … herkesin yüreğinin karanlığında yeteri kadar yeri vardır.bu kalıntılar zaman geçtikçe küflenmiş sırlara dönüşür; yaşamayı zorlaştırdığında ise sırlar yüreğin karanlıklarına gömülür … ”
“ öyleyse bunlar nasıl sırlardır; neden kendimizden uzaklaştırıyoruz?onlara katlanamıyor muyuz … biraz tahammülü hak etmiyorlar mı? ”
“ Hezekel, kimseyi bu yüzden suçlayamazsın … bak, edimsel tercihler kolayca açıklanamayabilir, sen yalnızca kendi tercihlerinden doğan sonuçların sorumluluğunu üstlenmelisin … daha ötesini değil! ”
“ biliyor musun El Aynası … bazen seni dinlerken … karşımda Ötedost’u görür gibi oluyorum … ”
“ ?!! ”
“ … ”
“ demek öyle … nereden kuruyorsun bu empatiyi? yani onunla benim aramda. ”
“ bilmiyorum … sanki kelimeleriniz değil ama sözünü ettiğiniz konulara hakimiyetiniz ve inancınız neredeyse aynı benzerlikte de ondan … anlatabildim mi? ”
“ hmm … onunla neyi konuştun Hezekel? ”
“ ne? ”
“ ne konuştun onunla? ”
“ hah! bu soru çok saçma! Sen de gayet iyi biliyorsun; Ötedost’la aramda çok öncelere dayanan bir geçmiş var ki seni bulmamdan daha önceki bir maziden bahsediyorum … tabi ki her konuda birbirimizi dinlemişizdir … neden kızdırıyor bu durum seni? ”
“ bak … {içeri}de senin yanında olan ve seni daima kollayan benim değil mi? ”
“ bunu inkar etmiyorum zaten … ne demek istiyorsun? ”
“ cebinde taşıdığın hala benim, değil mi Hezekel? ”
“ … ”
“ … ”
(Devam edecek)
ikinci bölüm burada başladı)
bir süre ne diyeceğini bilemedi …
“ ama ben {içeri} de huzurluyum … aydınlıktan uzak bir ışık da olsa; ihtiyacım kadar olanını bana sağlıyorsun ve bu kadarı bana yetiyor … neden … gölgenin içinde ki bilinmezlik bu kadar önemli olsun … ”
“ … ”
“ yine öfkeli gözlerini diktin bana! ”
“ benim sayemde sahip olduğun … kendi bedenini bile zar zor sığdırabildiğin bu kurtarılmış bölgeye, nasıl olacak da huzurunu sığdırabileceksin Hezekel!bu minimal avuntu senin için yeterli mi? ”
“ neden olmasın ki!daha fazlasını istemiyorum … ”
“ sorgulamalısın Hezekel, yüzleşmelisin! ”
“ bunu yapmayı istemediğimi söylüyorum, anlamıyor musun? ”
“ sen bunu yapmayı her şeyden çok istediğini anlamıyorsun … ”
“ neden … neden bana bir şeyler yaptırmaya çalışıyorsun ki … benden ne bekliyorsun?”
“ her yerde karşına çıkan … gözünün çarptığı ve sende yoğun bir tanıdıklık hissi uyandıran kalıntıların … keza anıların … hemen hepsinin senden kopan, ayrılan, ayrıştırılan, ayrıştırdığın parçalar olduğunu fark etmeni istiyorum. ”
“ benim, benden ayrılan bu kadar parçayı yığacak yerim yok. ”
“ elbette var … herkesin vardır … herkesin yüreğinin karanlığında yeteri kadar yeri vardır.bu kalıntılar zaman geçtikçe küflenmiş sırlara dönüşür; yaşamayı zorlaştırdığında ise sırlar yüreğin karanlıklarına gömülür … ”
“ öyleyse bunlar nasıl sırlardır; neden kendimizden uzaklaştırıyoruz?onlara katlanamıyor muyuz … biraz tahammülü hak etmiyorlar mı? ”
“ Hezekel, kimseyi bu yüzden suçlayamazsın … bak, edimsel tercihler kolayca açıklanamayabilir, sen yalnızca kendi tercihlerinden doğan sonuçların sorumluluğunu üstlenmelisin … daha ötesini değil! ”
“ biliyor musun El Aynası … bazen seni dinlerken … karşımda Ötedost’u görür gibi oluyorum … ”
“ ?!! ”
“ … ”
“ demek öyle … nereden kuruyorsun bu empatiyi? yani onunla benim aramda. ”
“ bilmiyorum … sanki kelimeleriniz değil ama sözünü ettiğiniz konulara hakimiyetiniz ve inancınız neredeyse aynı benzerlikte de ondan … anlatabildim mi? ”
“ hmm … onunla neyi konuştun Hezekel? ”
“ ne? ”
“ ne konuştun onunla? ”
“ hah! bu soru çok saçma! Sen de gayet iyi biliyorsun; Ötedost’la aramda çok öncelere dayanan bir geçmiş var ki seni bulmamdan daha önceki bir maziden bahsediyorum … tabi ki her konuda birbirimizi dinlemişizdir … neden kızdırıyor bu durum seni? ”
“ bak … {içeri}de senin yanında olan ve seni daima kollayan benim değil mi? ”
“ bunu inkar etmiyorum zaten … ne demek istiyorsun? ”
“ cebinde taşıdığın hala benim, değil mi Hezekel? ”
“ … ”
“ … ”
(Devam edecek)
0 y o r u m :: İÇBÜKEY YAN(IL)sıMA (2/3)
Yorum Gönder