Cenneti Boylayanlar

Kafama bir saksı düştü,beynim açılıp toprak ve yapraklarla karışıp vakkonun ön camına,yanımda geçmekte olan güzel bayanın saçlarına,onun yanında yürüyen chiuaua köpeginin kıllarına sıçradı.
-Merhaba!
-ee
-Evet,sana dedim!
-bana mı,hmm,size de,de,burası neresi şimdi?
-Neresi olacak ayol,ahiret işte! Hiç bilinmez mi sizin oralarda-eee Istanbul'lu musun sen?İşe bak,bu senenin ilk ölüsüsün o taraflardan,hemşeriyiz senle!
-yaa,öyle mi? bir dakika,ben nasıl öldüm ki? caddede yürüyordum ve kendimi burada buldum...
-Kafana saksı düştü,ama saksı da ne saksı,vakko şubesinin sahibi taylanddan getirtmiş,nerden baksan 40 kilo eder,eh senin gibi 65 kiloluk bi çirozun üstüne düşünce sonuç ortada işte.Aman canım neyse,neresini bu kadar soruştuyorsun ki?Hayattayken doğalgaz faturasındaki şişik sayılar bile umrunuzda olmaz.
-yani...o da doğru tabii...
-Ha şöyle,rahat ol güzelim,burdan ötesi yok.Bi tabure çek de falıma bak,az önce bitirdim bi fincan kahveyi,duyduğuma göre aşağıdayken hep sana baktırırmış konu komşun.
-...evet,arada bir baktırırlardı.pek iddialı değilim gerçi benzettiklerimi söylüyorum.
-Olsun olsun,bak buraya kadar gelmişin,bana da baksan sevap olur işte,zaten yazmanı bekliyorum ben de.Kocam olacak herif 48 yıl ev temizletti bana,çatışmada evimiz yanarken biz de arada kaynadık,kurtuluyorum ya rabbi şükür dedim,bi de ne göreyim,gene yanımda bitmiş!48 yıldır da burada işlerine baktırıyor.
-dertlisiniz sanırım..
-Güzelim dertli olmamak elde mi,gerçi böyle konuşmamalıyım ama,aman neyse be,gına geldi,ben çok sıkıldım burada,hep aynı hep aynı.Hep bu ağır,uyuz kıyafetleri giyiyoruz,sanki cennette hep araplar bacılar var.Bu ne ayol böyle kat kat kumaşlar,daral geliyor.Hem neden hep beyaz ki?Benim hayatımda bir tane beyaz elibsem vardı,gelinliğim,onu da aldığım güne tüküreyim,giydigim güne de lanet olsun,tüüüü...
-kahveniz soğumuştur belki bir baksanız...
-Ah tabii,pardon canım lafa dalmışım,sen bana bakma ben kocadım artık,1893 doğumluyum ben,116 senedir ortalıkta dolanıyorum,kafa mı bıraktılar ahh ahh..İşte,bak bakalım neler varmış falımda.
-hmmm-bir yol görüyorum-hayır iki-iki yol var-bunlar ayrılmış-sonra birleşmiş-sonra geri dönmüş-a a-hiç böyle fal görmedim ben-ne ki acaba hmmm-birileri var burada-çok sıkılmışlar-neredeyse birbirlerini yiyecekler ama-nedense hiçbiri bir şey yapmıyor-valla ben de anlayamadım...
-Aman n'olcak,yollar benim işte,öldükten sonra her şey başa dönmüş,falımda bile aynı mahluk işte,oraya da girmiş,yaktın beni Kazım!!
-kazım?
-Kim olacak,şu işe yaramaz kocam işte!
-haa..
-Ahanda,işte geliyor deyus..
-şurdaki mi?
-Ayol güldürme beni,nerde bende o şans,hayır şurdaki bak,kelli olan..
-a evet görüyorum.
-Kazıııım!Hayatında bir kere acele etmedin bari burda biraz kıçını kıpırdat,hadisene be,çocuk bekliyor senin yüzünden!
-Geldim be geldim be,çemkirme bir kere de be,şuradaki hurilere bak da ilham al,bi de kendine şehirli dersin,cadaloz karı!
-Tamam Kazım,tamam.Bıktım artık senden de kavgalarından da,delikanlı daha bu sabah ölmüş,belgeleri hallet de geçsin...

-Neden burada olduğunuzu biliyor musunuz?
-sanırım,eşiniz bana,bu sabah kafama saksı düşünce öldüğümü söyledi.
-Eşim mi,eşim mi! Hahhahahah!Lan Nuriye baksana,çocuk sana eş dedi!..Eş nazik kaçar oğlum ona,bildiğin karı o yahu..
-peki,siz nasıl diyorsanız,şimdi ben nasıl-
-Aceleye gerek yok hepsini ayarlayacağız biz!
-evet ama-
-Ama ne?Sen KOSKOCA cennet kapısına gelmişin,bizim gibi kıdemli memurların huzuruna çıkmışın,çok bilmişlik mi taslıyorsun!
-yok efendimn benim ne haddi-
-Sus!
-pek-
-Sus dedim!...Şimdi,baştan alalım.Öldüğünü biliyormuşun,tam olarak nasıl öldüğünü biliyor musun peki?
-saksı...
-Hayır,saksı düştükten sonra zarar gören yalnızca beyin kabugundu,annen seni şehirdeki en iyi hastahaneye zamanında ulaştırmayı başarmış,ancak,operasyon sırasında cerrah burnu kaşınınca dalgınlıkla ağızlığını çıkarmış ve birden hapşırınca sabah kahvaltısından ağzında kalan maydonoz kan damarını tıkayınca fibrilasyona girip ölmüşün.
-...
-Takma kafayı koçum olur böyle şeyler,Garp'a mı özenecektik?Hepimiz gururluyuz bu devletle doğup,onunla ölmekten.Neyse zaten takacak bir kafan da kalmadı artık ahhahah-
-...
-Sıkma canını,erkek adam atlatır.Eh,devam edelim mi...
-pe-..peki..
-Hayatta en çok sevgiğin nedir?
-sevdigim derken?insan,cisim..?
-Soruya cevap ver evladım,insan,cisim mi dedim ben?
-annem tabii başka ne olacak.
-Sen benimle oyun mu oynuyorsun?
-..ne-,neden öyle düşündünüz efendim?
-Şu plazmaları görüyor musun?
-evet.
-Ne var orada?
-Çok hoş görünümlü ablalar...ne yapıyor onlar...bir adamın...derisini yüzüp...spagetti mi o?...yiyorlar mı?
-Evet! Aynen öyle!
-..konumuzla ilgisi nedir acaba?
-O adam en çok parayı sevdiğini söylemişti de..
-hmmm..
-Pekala,çocuk,son sorun geliyor;Tekrar yaşama şansın olsaydı,neyin değişmesini isterdin?
-Bir şeyi değiştirmek zorunda mıyım?
-EVET!
-hmmmmm...aslında ben...değiştirmek istemezdim...
-Değiştirmek zorundasın,duymadın mı beni!
-...
-Evet?
-Ölüp,tekrar buraya geldiğimde,üçüncü soruyu bana sormuş olduğunu,
değiştirmek,
isterdim.

Üçüncü soru asla sorulmadı,ve ben kaderimdeki tüm haksızlıklardan arındım.Gözlerimi açtığımda annem başımda duruyordu,saçımdan geri kalanları okşuyor ve sargılarıma dokunmamaya dikkat ederek parmak uçlarını kaşlarımda gezdiriyordu.Hastane odasının camından içeri,yeşeren yapraklar ve inci çiçeklerinin arasından,daha önce farketmediğim bir renkte ışık süzülüyordu.Anneme döndüm ve dedim,çok ilginç bir rüya gördüm...

2 y o r u m :: Cenneti Boylayanlar

  1. ölene kadar uyuyalım mı :)=

  2. Zaten uyanmak için ölüyoruz :)

Yorum Gönder