Uslu Çocuk Ol

3 yaşımda anaokuluna gitmeye başladığımdan beri benden nedense hep uslu çocuk olmam beklendi. Arada bir kızların saçını çekmek, uyku zamanlardında mutfakta şekerli su içmek ve öğretmenler ortalıkta yokken bir sandalyeye tırmanıp kütüphanenin üst rafında saklı cikletleri çalmak dışında, uslu bir çocuktum.

7 yaşımda ilkokula gitmeye başladığımdan beri sessiz olmam istendi, bense inadına konuşur dururdum. Bir şey bildiğimden değil, sadece hayalgücümü paylaşmak için. Hatırladığım kadarıyla başkaları bundan hiç rahatsızlık duymadılar. Ama şunu unutmam ki, en çok dayağı ben yerdim. Dakikada ancak 90 kelime okuyabildiğim için, ödev defterime bitişik dik elyazısıyla günlük (ancak yeni ve o zamanlar için heyecan verici) küfürler yazdığım için, müdürün önüne tükürdüğüm için, eşek şakaları yaptığım, insanların kafasına don geçirdiğim için, bazen de onları oyun icabı ağaçlara düğümleyip öylece unuttuğum için. Arada bir de, en çok çikolata bende olduğu için...

12 yaşımda benden uyumlu olmam taleb edildi. Ancak ben sonradan öğrendiğim üzere o zamanda uzaylı bir ailenin uzaylı çocuğu olduğum için bundan gurur duyuyordum. Dolayısıyla bu dünyalıların akıl mantık erdiremediğim yaşantısına hiç merak salmadım. Eh, şimşekler çakarken paratoner olmayı severek benimsemek, üzerime yağan yıldırımların şiddetini azalttı diyemem. Dürüst olmak lüzumsuz görünüyordu, mutlak kontrol yalan zincirinin uzunca asılırdı, ve ben çoktan o zincirde cambazlıklar yapmayı öğrenmiştim, beklediğimden geç tökezledim.

14 yaşımda sıradan olmaya zonlandım. Geri tepti ve ben olmadığım kadar sıradışı halde buldum kendimi. Eh, her şeyin aşırı dozu yan etkilere sahipti, bendeki semptomlar siyah kıyafetlerle başladı. Siyah kıyafetler, şu sıralar çok da sıradışı değil, biliyorum, ama renk düşkünü birinin beynindeki 3 tayf kanalını kapatması her gün görülmez. Gürültülü müzikler ve şikayetler, şımarıklık ve nadiren kendine acıma. O zamanlar üstün olduğumu düşünmüyordum...

17 yaşımda kendime çeki düzen vermem için ısrar ettiler. Bense başkalarına çeki düzen vermekle çok meşguldüm sanırım, birinin deyimiyle 'dünyayı kurtarıyordum'. Yokuş aşağı yuvarlanıp şelaleden uçarken sivri kayalara çarpıp ortadan sonsuza ayrılmanın 'tadına vardım'. Çevreme savurduğum olumsuz enerji bumerang olup bana geri döndü, beni gene buldu, benden ayrılamadı. Okulu asmak, diğerleriyle kavga etmek, hakaret işitip içinden küfür etmek, tembellik etmek ve bahane üretmek dışında, kendime çeki düzen verdim.

18 olduğumda tüm beklentiler ve başı belirsiz sonu görünmez tahminler ortadan kalkmıştı. Aynaya baktığımda midem bulanmıyordu, elimde tuttuğum adlı-soyadlı kuklaların ipleri alevlenmişti, onlar bağırıp çağırırlarken ben sadistçe zevkimi içerken, ne de olsa atım düzlüğe çıktı diye kristal kadehimden, işler ters gitti...

12 ay geçti; hayallerimin bir kısmı dışarı taştı ve gerçek oldular, bir kısmı benimle ve en az gerçeğin kendisi kadar güzeller. Uslu çocuk olamadım, gözümü kapatıp kokuşmuş ayakların altında ezilmeyi beklemedim, çok bilenlerin kehanetlerine aldırmadım, inanmadım bildim, bence kendime göre bir gençlik geçirdim.

(bu yazıyı 21 şubatta 19 olacağımdan ötürü yazdım, yasal açıdan önemli görmüyorum bu yılı ama zaten neyi başakasının dayattığı açıdan önemli, kayda değer görüyorum ki... 18 yılda kendimi keşvettim, kullandım, kullandırdım, kaybettim, aradım ve tekrar buldum. Ben benimimdir başka kimsenin de değilimdir :D )

0 y o r u m :: Uslu Çocuk Ol

Yorum Gönder