haydaaa bu da nereden çıktı şimdi !!!

Kendimle uğraşıyorum. Neyseki yumuşak başlı bir mizacım var. Her konuda kendimi kolayca ikna edebiliyorum.

- Dur düşünüyorum nasıl bir itilafa düşebiliriz.
- Ben de bulamıyorum

Üçüncü olduğunu düşününce yani dışarıdan biri, korunma isteği geliyor. Kendi içindekinin dışında, dışarıdan bir ilişkiyi yürütmen gerekiyor. Sanki ayrılıp birleşebilen bir yapı. Çünkü şu anda tek. Ne düşünmenizi istiyorum acaba hakkımda. Hangi imaj uğruna birleştik biz. Daha biraz önce muhabbetimiz vardı. Bilmem ne müdüre cici, azıcık akıllı, hem de hassas, kadın kadın da bir görüntü vermek...
Şu anda burada değil, bunu çiziyorum. Hiç tanımadığım insanların (belki birkaçı dışında) beni nasıl değerlendirmelerini istiyorum? Çok umurumda mı, nasıl bilinmek istetiyorum, hmmmm.. Aklıma bir şey gelmeli mi?
Beni işten atabilir misiniz? Koca bir günü burnumdan getirebilir misiniz? Oooo tanıdığım işle alakalı olmayan bazı insanlar bu sonuncusunu yapabilir aslında. İşte yaklaşıyoruz nasıl görünmek istediğime.
Biri burnumdan getirirken ne yapıyorum:
Hıhıhı –gülümseme- yaaa, hadi canım, (ne kadar vakit harcayacağım acaba düşüncesiyle eşzamanlı olarak). Ahh, konuşmaları yakalamalıyım ki arada sorular sorup ilgisiz görünmeyeyeyim. Kırılmasın, üzülmesin, gücenmesin, hayatında yara (minik çok minik bir yara) açılmasın. Gerçi geçecek bir süre sonra. Neredeyse eminim. Mekanizma böye işliyor. Yoksa katil arkadaşlarım olurdu ben. Duyguları aynı yoğunlukta uzun süre kalabilen, bu yüzden kendinden geçip ancak zarar vererek.

Dayanırım ben. Tutabilirim kendimi.

Üç saatini harcıyorum seninle beraber. Kafandaki saatin bir parçası oluyorum uyku öncesi kendinle yalnız kalmayasın diye. Ne olabilir bu kadar kaçmak gereken yalnızlık diye düşünüyorum. Sen de tv izle ya da bir dvd koy kendine tahammülün yoksa kendine. Ben n'aapayım.. İkiniz beraber, ya da üçünüz, dördünüz, beşiniz.. -Ben dağılırım yaw bu kadar çok olsa- Burada bırakıyorum saymayı. Siz ikiniz işte. Hoşlanmıyor musunuz birbirinizden, kendi kendinize kendi zırvalamanıza gülmüyor musunuz? Biri kendini kötü hissedince diğeri ona nasıl boşuna kurguladığını, kuruntu yaptığını, abarttığını, herşeyin, herşeyin arkasında niyetler olmadığını, çıkar, beklenti, tatmin isteği olmaksızın da 101 çeşit ilişkinin yaşanabileceğini anlatıp, dertlene tarafınıza şöyle bir “ne saçmalıyorum, ne karamsar, ne komplo teorisyeni biriymişim” dedirtmiyor musunuz?

Çalan müzikle aynı şey olup bomboş çayırda çimende, gökyüzünde, hatta uzayda uçmuyor musunuz?

Kendinizi doğanın içinde ve orada varolan herşeyle hem aynı, hem de onlardan apayrı tastamam aynı anın içinde biricik, eşsiz hissetmiyor musunuz ?

Sizinleyken bir oluyorum, bütünleşiyorum kendimle. Bunları bilmediğiniz için kendimi korumam gerek sizden. Hıhıhı –gülümseme- yaaa, hadi canım, (ne kadar vakit harcayacağım acaba düşüncesi eşzamanlı olarak). Konuşmaları yakalamalıyım ki arada bir sana sorular sorup ilgisiz görünmeyeyeyim. Kırılmayasın, üzülmeyesin, gücenmeyesin, hayatında yara (minik çok minik bir yara) açılmasın. Dayanırım ben. Tutabilirim kendimi. Söylemem sana seni gördüğümü (birkaçınız dışında)...... 

0 y o r u m :: haydaaa bu da nereden çıktı şimdi !!!

Yorum Gönder