Tarih Dersleri

Sistem insanıyım. Katledilen çocukların fotoğraflarına kayıtsızca bakar, yahudilerin klişe özelliklerinin gerçekliğine inanır, inanır gibi yapar, inanmaz, anlatılanlar üzerinden muhabbet eder, evime döndüğümde iki peynirli, domatesli mısırlı omletimi yapar, birşeyler içerek artık hiç dinlemediğim bir müzik türünün 2/4’lük ritmlerini zikir yapmaya benzetirim. A, B, C, D bölümleri olan 3-4 enstrumanla (en az bir davul bir bas ve bir gitar kullanılırlar) yapılan bu müziği dinlerken bu müzikle kafama tıkılmış imgeleri gözden geçiririm. İlk savaşları –kılıç kalkan- şövalyeler, kan, aklını yitirmişlik, bunalım, kendine acıma, yiğitlik, onur, şeref ve buna benzer şeylerin zannı üzerine düşünürüm. Bana göre artık yeryüzü kaynaklarının büyük bölümünü kullanan kullanan kullanan kullanan kaçık insanların atalarıdır bunlar. Öyle çok öldürmüşlerdir, o kadar çok üremişlerdir ki, çoğalıp, çoklukları veya yoğunluklarıyla herhangi bir şeye hep birlikte bir olarak egemen olup bu birlikten güç alsınlar. Çift tarafın da istekli olduğu - her iki taraf da 25’inin üstünde olsun - ensest ilişki üzerinden sapkın bir tatmin yaşasınlar. Psikanaliz gerçek mi nedir? Hatırlayınız Oedipus & Electra...
Bu birliktelik ve birliğe kodlu idler gece gündüz kollektif bir ortak bilince bağlıdır. Kendilerine ortak bir isim bulurlar. Bayrakları olur. Dilleri. Ortak bir kültürleri, işte dinleri ve diğer sosyolojik zırvalıkları olur. Tüketirler. Boyuna yerler, içerler, gezer tozarlar, dedikodu ederler. O mutlu sona, babanın anneyle, kızla, oğulla, annenin babayla kızla, oğulla, herşeyle varolan herşeyle birleşerek sonsuza kadar içinde kalacaklarını sandıkları bir hazza ermesine kadar işte öyle tüketerek tatmin bulurlar. Bu kutsal ana erişene kadar daaaa bir külah dondurma yalamak, bir kıymalı pide veya bir thai yemeği yemek, Mango’dan bir elbise veya Gucci marka kostüm almak, kirayı zamanında ödeyebilmek, Acarkent’te kendi üretimleri taklit ilahlara yakın bir evcikte oturmak, komşunun açık çantasındaki cüzdanı çalmak, dağları, taşları, kadınları, çocukları, hayvanları, herşeyi s.kmek, orayı burayı bombalamak şeklinde gerçekleşir bu tatmin.

Herşey ne kadar hesaplı, nasıl tıkır tıkır işliyor. Yarabbi!!! Bu tek kollektif bilinçle tanışmak isterim bir başına bir yaratık olarak. Ne bok ne kusmuk ne ter.. Kadavradan beter bir kokusu var. Buna rağmen takdire de şayan.

İçin için bir taraftan da hasta ruhuna, hasta aklına, bu sakat birlik ve beraberliğine acırım. Tek başıma onun kadar kütlem ve ağırlığım var. Bu yüzden de oynamaya hevesli görünmek zorunda olduğum tahtırevalli oyunlarını, bu minik şeylerin toplamının şerrinden korunmak için, bir aşağı bir yukarı salınıp durarak ve sıkıntıdan patlayarak oynayabilirim ben. Sistem insanıyım. En az zararla nasıl sıyrılırım bunu hesaplarım çakıştığımız oyunlar sırasında. Kokusu nasıl üstüme sinmeden kaybolurum, bana dokunmasını, ona dokunmamı istemesini onu kırıp kışkırtmadan nasıl engelleyebilirim buna konsantre olurum.
“Tabii x Hanım, ne demek, iyi günler, geçen yıl çalıştığımız firma aynı fiyatı verdi, ne yazık ki onlarla devam edeceğiz umarım önümüzdeki yıl çalışabiliriz sizinle, sesiniz iyi gelmiyor hasta mısınız yoksa? Çok geçmiş olsun, Salı akşamı gelirim tamam, ne kadar güzel olmuşsun! Ne güzel kokuyorsun, çok akıllıca, gerçekten mi? Yaaa!?”

Zevkli, seksi, zeki, yaratıcı, güzel, çekici, azimli, iyi, akıllı, sevimli, deli, çılgın, yaramaz diye nitelerim onu. Hepsinden hoşlanır. Sırf bunları duymak için kararmış yüreği yana yana da olsa manevi maddi verir ıvır zıvırını. Oyunu bozmamak için bir aşağı iner, bir yukarı çıkarım. Korkarım şerrinden. Bela istemem. Güçler eşitse gerçekten: sonsuza gider bu oyun.

Sonra eve döner omlet yaparım. Daha çok hiçbir şey yapmam. Şarabımı ya da cin toniğimi ya da biramı, ya da başka şeyleri içer, yediğim de her neyse, bu sistem bunu bana verdiği için sevinir, dinledikçe benim yerime düşünen müziği dinleyip kendimden geçerim. Uyur, rüya görür tek başına sadece bana ait bilincimin ben bilmezken zırhımı tamir etmesini, güçlendirmesini, temizlemesini, parlatmasını beklerim. Uyurken gece gündüz uyanık milyonlarca bilinçaltının tek, biricik, sevgili bilincinin algı sınırlarının ötesine geçer, o bilmezken ben yenilenirim. Ertesi günün savaşına tribünden bakmak ve beni seçtiğinde oyunu oynamak için.

0 y o r u m :: Tarih Dersleri

Yorum Gönder