KUTSAL KASE'NİN EREKSİYONİST BEKÇİLERİ (1)

1.

Gökten üzerinde birbirinden farklı yaptırımların yazılı olduğu on ayrı taş tabletin düşmesini istiyordu, Zebulun!

Kendisini içen sigarası parmakları arasında külün boyunu uzatırken, yalnız başına oturduğu masasında dördüncü birasının da dibini bulmak üzereydi. Yarılanmış bardağını yüzünü buruşturarak memnuniyetsiz bir ifade ile seyretmeye başladı. Bir nefes çektiği sigarasının, yaktığından beri silkelemediği külü kucağına düştü ama o bunu önemsemedi. Bir süre çevresine bakındı. Başka masalarda oturan başka insanlar vardı. O başka insanlar yapılması gereken hemen her şeyi çok iyi biliyor gibiydiler. Replikler ezberlenmişti ve her şey yolundaydı.

Yarısı hala dolu olan bardağının boş kısmına dikti gözlerini. Gördüğü şey, yani bardaktaki boşluk, sanki onu hüzünlendiriyordu. Üst dudağını tamamıyla örten birayla ıslanmış bıyıklarını emdi bir süre; aynı anda o boşluğun oluşturulmasında ki sorumluluğunun farkında olmasının bile onu, içinde yoğurduğu pişmanlığın haricinde başka bir bok barındırmayan bu fakir hüzünden arındıramayacağını düşündü. Ne de olsa o anda o boşluğa bir galaksiyi bile sığdırabilirdi. Üzerine saatlerce düşünebilir, hakkında sayfalar dolusu yazı yazabilir hatta zihninin bir köşesini işgal eden bazı hatıraların yerine o boşluğu gönül rahatlığıyla koyabilirdi. Bir nefes daha çekti sigarasından…

Vakumunu sikeyim boşluk … Beynimi emiyorsun!

Laan!

Ne ki bu şimdi? Otuz bir yaşına gelmişsin; içinde bulunduğun durumu olduğu gibi kabulleneceğin yerde, acıklı bir dramatizasyon yaratma ve yapay bir romantizmin kucağına oturma eğilimindesin. Ayıp … ayıp … silkin ulan biraz!


2.

Bir gece kulübü veya bar her ne kadar düzensiz, köhne ve boğucu bir atmosfere sahip olsa da, çalınacak iyi bir müziğin, bu kasvetli ve sıkıcı ortamı tamamıyla değiştirebileceği inancını taşıyordu. Bu sebepten dolayı, oraya gelenler aslında mekana değil de dj’i dinlemeye gelenler olmalıydılar. Bir dj kendini dinletebilmeliydi.

Bir süre elini yanak ve çenesinin etrafında dolaştırdı Tmumkg. Yüzünde bir tek sakal tanesinin bile avucuna batmayacağını çok iyi biliyordu. Daha o sabah tıraş olmuş, saçlarını yıkayıp duşunu almış ve tırnaklarını kısaltmıştı. Bu işçiliğin mahsulü, bir çalışma gününün sonunda ortamdan seçeceği afet bir hatunla tutkulu bir sevişme olmalıydı. Bakımlı görünmesi ve karizmasını öne çıkararak fark edilmesini kolaylaştıran sade ama pastel renkli kazaklar seçmesi aslında hep bu yüzdendi.

Bu durum kendi açısından tercihi bir zorunluluk olduğu kadar, çalıştığı müessesenin dj’i olarak da her an göz önünde olması sebebiyle işvereninin de talebiydi. Gerçi işvereninin talepleri zerre kadar umurunda olmasa da, bakımlı görünme hususu kendi ufak planı doğrultusunda mantıklı bir zaruretti. Yaptığı planın mantığı o kadar basitti ki; fazla kafa yormadan tasarlanmış, özünde “olayların akışı” etkeninin başrol oynadığı, nihayetinde karşılıklı ihtiyaçların gözetildiği şeklinde masumlaştırılmış adil bir plandı.

Filmlerde rastladığımız o plan sökmediğinde uygulamaya konulan bir ‘B’ veya ‘C’ yedeklemeleri yoktu. Net bir şekilde: Gecenin ilerlemiş saatleri, kafa yorgunluğu bünyeyi etkisi altına almaya başlamış ve bu köhne barın fuzuli ortamından ayrılmanın zamanı geldiği anda yanında kendisine eşlik edecek güzel bir bayanın olması zorunluluğu … devam eden gecenin varılan mekanında ise, fazla civcivleşmeye fırsat bırakmadan yüksek oranda skor icra edilmesi …

(Devam Eder Bu...)

0 y o r u m :: KUTSAL KASE'NİN EREKSİYONİST BEKÇİLERİ (1)

Yorum Gönder