KUTSAL KASE'NİN EREKSİYONİST BEKÇİLERİ

Özetlemek gerekiyor :(Kendi piramitlerinin tepesinde oturmaya alışmış iki adam, egolarını farklı yöntemler ve farklı olasılıkların beklentisiyle tatmin etmek üzereler ...
Vicdanında sorguladığı her boşluğun manasını, yine o boşluğun içinde aramayı tercih eden bir adamla; hiçliğin soyut zemininde yürümeyi seven bir adamın hikayesi bu ...
Öte yandan, basit bir öykünün özeti sırf dikkat çekip okunması için, bu kadar boktan klasikleşmiş alegorilerle istenildiği kadar yağlanıp parlatılsın; ulan adama hiç sormazlar mı, asfalta sıçmış atın boku gibi döke saça ve düzensiz zaman aralıklarıyla neden yazılarını bu hatırşinas siteye bu kadar yavaş ve belirsiz vakitlerde ekliyorsun diye!
Pekala!Rahat olun ... yada siz bilirsiniz,
Ama meraklanmayın veya ulan bana ne!
Yakında, bu öykünün yazarı geçireceği basit bir estetik yapılandırmayla burun deliklerinin içini paslanmaz materyallerden birer kalemtraşa dönüştürecek ve bu sayede kaleminin ucunu her daim sivri tutabilecektir!
Hey!Yahu vicdanınıza sesleniyorum ...)
7.

İrina henüz yirmi üç yaşında orta boylu, esmer tenli ve çok güzel bir Arnavut kızıydı.Bu barda bir ay kadar önce garson olarak çalışmaya başlamış ve işin neredeyse bütün inceliklerini kısa zamanda kapmıştı.Paraya ihtiyacı vardı; bu yüzden işine dört elle sarılıyordu ve patronlarının kendisinden umdukları işin profesyonel gereklilikleri ile alakalı önemli ayrıntılara çok dikkat ediyordu.

İrina doğal güzelliğinin haricinde de boş bir insan değildi; kültürlü ve zekiydi.İnce zekasını zevkli bir mizahı anlayışla harmanlamış, entelektüel birikime sahip birisiydi.İtalyanca'yı çok iyi konuşuyordu.Türkçe’yi ise biraz aksanlı da olsa birçok dil kabızlığı çeken kişiden daha akıcı konuşabiliyordu.

Siparişleri asla geciktirmiyordu.Eli çabuk ve seriydi.Hiçbir masayı içkisiz bırakmamaya özen gösteriyor ve hemen herkesle ilgilenmeye çalışıyordu.

Utangaçlığı yoktu; yakası bilerek genişletilmiş, sündürülmüş tişörtler ve biçimli kıçını ortaya çıkaran sağından solundan kırpılmış kotlar giyiyordu.Bedenini o kadar zarif bir sadelikte ve yumuşaklıkta kullanıyordu ki, çevresine yaydığı iç gıcıklayıcı erotizmi fark etmemek olası değildi.Sipariş almak için masanıza yaklaştığında, doğrudan gözlerinizin içine bakarak isteğinizi sorardı; konuşmadan, yalnızca bakışlarıyla.Çevresi simsiyah rimel sürülerek koyulaştırılmış o vurgulu yeşil gözler.İnanamazdınız.Hele ki sizi hazırlıksız yakaladığında ruhunuz bedeninizden kaçardı.Bu büyüleyici etkiden sıyrılmak için daha fazla biraya ihtiyaç duyardınız.Kurtuluşunuz hiç yoktu ve ona hayır diyebilmek neredeyse imkansızdı.

Müşterilerin göz zevkine de hitap edebilmek işinin önemli bir parçasıydı ve o da bu durumdan gocunmuyor, tersine işin bu yönünden de zevk almaya bakıyordu.Vücut hatlarında gezinen gözler onu asla rahatsız etmiyordu.Ne içeceğinizi duymak için üzerinize doğru eğildiğinde sünmüş yakasının içinden dışarıya taşan memeleri, zihninizde değişik çağrışımların oluşmasını sağlıyordu; sanki onlar birer kırılacak eşya misali düşmesinler diye ikisini de tutma, yakalama isteği ve refleksi uyanıyordu içinizde yada kucağınıza her an atlayacaklarmış kadar canlı ve hevesliydiler … tarif edilemez güzellikte, harikulade memelerdi.

Boynunun hemen altından süzülüp burun deliklerinize dolan parfümünün baş döndüren kokusu sizi gerçeklikten koparan son bir darbeydi aslında ve o koyu siyah saçlarının içine dalıp gitmekten başka elinizden bir şey gelmezdi.Çaresizdiniz.

Ağzınızı sulandıracak kadar lezzetli ve sizde istediğiniz anda dişlerinizi geçirebileceğiniz hissi uyandıran, savunmasız, masum ve narin bir ceylan gibi ortalıkta dolanırken aslında fark edilemeyen tek gerçek, onun avının çevresinde sabırla turlayan bir sırtlandan farksız olduğuydu.Fırsatını bulduğunda iştahla üzerinize çullanır ve etinizi kemiğinden sıyırırdı.

Elbette yalnızca olması gerektiği gibi davranıyordu ve bu yüzden kimse onu herhangi bir sebeple suçlayamazdı.İşini doğru yaptığı sürece parasını alacak olması onun en büyük motivasyonuydu.O yüzden detaylarda takılıp kalmıyordu.

Yeterli miktarda parasal birikime ulaştığı anda, çocukluğundan beridir hayalini kurduğu tiyatrocu olmaya kendini adayacaktı ve kim ne derse desin, onun için henüz geç kalınmış bir hedef değildi bu.

0 y o r u m :: KUTSAL KASE'NİN EREKSİYONİST BEKÇİLERİ

Yorum Gönder